
Avrupa’da 1970li yıllardan itibaren kırsal kültürün korunması merkezi bir sorun olarak algılanmış ve geçen yarım asır içerisinde Avrupa Birliği’nin de itici gücüyle yasal mevzuatlar, kurumsal farkındalık çalışmaları ve başarılı sivil toplum proje uygulamaları ile kırsal mirasın somut ve somut olmayan unsurlarıyla birlikte gelecek kuşaklara aktarılması için ilham verici çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Türkiye, 1989’da Avrupa Mimari Miras (1985) ve 2003’de Avrupa Peyzaj Sözleşmelerini (2000) imzalayarak Avrupa’daki yasal gelişmeleri kendi hukuki altlığıyla bütünleştirmek çabası içerisine girmişse de bu metinlerde yer alan “kırsal sit” başlı başına bir koruma kavramı ve konusu olarak tanımlanmamış ve uygulamada kendisine yer bulamamıştır. Bu nedenle, genelde Türkiye ve özelde ise Antalya’da kentsel yapılı çevreden farklı sorunları olan kırsal yerleşimlerin somut ve somut olmayan miras değerlerinin tescili, korunumu ve yönetimi konusunda eksiklikler bulunmaktadır.